tarafından

Xelkê ra mesî gir e ji xwera kusî gir e*

Xelkê ra mesî gir e ji xwera kusî gir e*

Nagihan AKARSEL / ANKARA-DİHA
Güncellenme : 04.08.2011 08:59
9 Temmuz’da Amed-Çewlîg (Bingöl) Karayolu’nda Astsubay Abdullah Söpçeler, Uzman Çavuş Zihni Koç ve sağlık teknisyeni Aytekin Turhan’ın HPG’liler tarafından alıkonulması esir askerler konusunu tekrar gündeme getirdi. Başka ülkeler esir askerler konusunda kıyametleri koparırken, Türkiye sessizliğe büründü. Dünyada en çarpıcı örnek, 5 Haziran 2006’da Hamas tarafından esir alınan İsrailli asker Gilad Şalit şahsında yaşandı. Şalit için İsrail devleti, uluslararası kamuoyu oluşturmak başta olmak üzere pek çok girişimde bulundu. 2 Ekim 2009’da Gilad Şalit’in canlı olduğunu gösteren görüntüler karşılığında 20 kadın tutuklu serbest bırakıldı. 2010 yılında Şalit’in ailesi ve sevenleri, Şalit’in serbest bırakılmasında gerekli çabayı göstermediğini düşündükleri İsrail hükümetini protesto etmek ve kamuoyu baskısını yaratmak amacıyla 12 gün süren uzun bir yürüyüş başlattı. Yürüyüşe 10 bin dolayında insan katıldı.

Erdoğan Şalit için devrede

Türkiye’de ise esir alınan askerler görmezden geliniyor. Esirler konusunda bir girişimde bulunmak bir yana açıklama dahi yapmayan Başbakan Tayyip Erdoğan, İsrailli asker Şalit için devreye girdiği geçtiğimiz gün İsrail basınında yer aldı. Erdoğan’ın bu girişimi uzun süre İsrail basınında yankısını buldu.

Daha önce 1992, 1993, 1994, 1996, 2005 ve 2007 yıllarında toplam 7 kez asker kaçırma eylemi düzenleyen PKK, en son 9 Temmuz’da Licê’nin Fis köyünde Astsubay Abdullah Söpçeler, Uzman Çavuş Zihni Koç ve sağlık teknisyeni Aytekin Turhan’ı esir aldı. PKK bugüne kadar esir aldığı 36 askeri serbest bırakırken, Türkiye esir askerleri tutukladı, teslim alan heyetler ise soruşturmalık ve davalık oldu.

Sessizlik yine bozulmadı

Türkiye, 8. esir asker olayında da sessizliğini bozmadı. Yine sivil toplum örgütleri harekete geçti. En son Roj TV’de yayınlanan esir asker görüntülerinden sonra sivil toplum örgütleri temsilcileri, gerekli girişimleri yapmaya hazır olduklarını deklare etti. Eski Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in, 22 Ekim 2007 yılında Oramar’da (Dağlıca) esir alınan 8 asker için ifade ettiği “Keşke ölseydiler” sözleri hâlâ tüm canlılığını koruyor. Yetkililerin bu yaklaşımı, 9 Temmuz’da esir alınan askerler için de hiçbir girişimin olmayacağının işaretlerini veriyor.

Askerler için heyet kuruldu

HPG tarafından alıkonulan uzman çavuş Zihni Koç’un babası Veysel Koç, Roj Tv’de Erdal Er’in sunduğu Rojaktuel programına canlı telefon bağlantısı yaparak, kamuoyuna çağrıda bulundu. Telefonla bağlanan İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ve Ferhat Tunç’un ardından konuşan Koç, “Artık yeter akan bu kan durdusun. Herkesin bunun için çalışması lazım. Her iki taraftanda insanlar ölmesin. Ferhat Tunç daha Dersim’de bir erin serbest bırakılmasında rol oynadı. Ferhat Tunç’dan, Türkdoğan’dan ricam devreye girsinler” diyerek, kendisinin de heyette yer alabileceğini söyledi. Alıkonulan Çoşkun Kırandi’nin teslim edilme sürecini hatırlatan Tunç ise “Devlet, Kırandi’yi öldürmek istedi. Zorluklara rağmen Kırandi’yi sağ selim alıp ailesine teslip ettik ve bu büyük bir mutluluktu. Şimdi de sanki askerleri öldürmek için uğraşılıyor.  Öncelikle bu sürenin sağlıklı yürümesi için operasyonların durulması ve hükümetin adım atması lazım. Operasyonların durdurulması esir askerlerin can güvenliği için şart” diye konuştu. Programda konuşan Türkdoğan da yayından sonra sivil toplum örgütleri ile görüşerek, heyet oluşturacaklarını söyledi.

 

*Başkasına balık tutar, kendisine kaplumbağa